Benim ilk yaptığım reklam filminin teması aşağıdaki gibi. Böyle bisürü çocuk var hepsi ayrı memleketten, biri birine japonca bişey soruyor, öteki ona italyanca cevap veriyor, öteki özbekçe filan feşmekan derken bunların hepiciğini birbirleriynen anlaşırken görüyoruz. Yani aslında anlatılan şu; çocukların öyle bi yeteneği var ki, bunlar nereli olursa olsunlar, tarzanca da olursa olsun anlaşırlar aynı ortama düştüklerinde.
Bazen kendimi Sims'e koyuyorum çok streslendiğimde. Aha ben de aynen aralarında çocuklar gibi şenim orada.
Deniz'in Belladonna Cove'da bir günü: (Deniz'in aspiration'ı fortune)
Güneşin belirmesiyle uyandım.
İsteklerim işe gitmek, eve heykel almak ve bla bla.
Tuvalete girdim, acık çişim var görünüyor.
Fakat o da nesi, maşallah bir çiş için 20 dk tuvaletteyim.
Bari bir banyo da derken...
O da 1 saat sürüyor.
E araba gelecek?!?!?
Karnım aç daha.
Yemek mi yesem?
Yok yemiyim, dün akşamdan Creativity'de level atlamak üzereydim ki uykuya gittim, ben en iyisi onu alayım da terfi edebileyim akşama.
Şovaleye çiz çiz çiz, araba geldi, dur bi bekleteyim onu 40 dakika
hah "Deniz gained one creativity skill"
Üstüm değişti (ben değiştirmedim) ve koşa koşa arabaya gittim.
Aah, açım ya, işe düşük moralle gittim.
Döndüm eve terfi falan da edemedim sabah işe karnım aç gittim diye.
Bak o kadar net. Aç gitme işe, terfi al tez vakitte.
Neyse biraz tv izleyeyim de fun'ım artsın. Aa, dur dur, piyano çalarsam hem fun'ım artar hem de creativity'im. Ooh yükseldi.
Bu esnada social düşmüş.
Kapı komşum Medret Mediloğlu'nun kapısını tıklayayım:
Selam cicoz, ne yaptın haftasonu?
-Hamına hamına haaa, hablabdaa. Komans nana?
Bende de iyi haberler. Anladın sen.
-Degdeeg.
Dur, nereye gidiyorsun, bi' dur...
-Siyu sul!
Hadi kaç bakalım, siyusul.
Kapı dışarı edildim. Bu vesileyle gideyim uyuyim. Ne biçim danayım ben anlamadım, yan kapıya gitmek için 25 dk harcıyorum, işemek için de ona keza. Yemeklerim zaten 2 saat sürüyor neredeyse. Dur uyumayayım, hazır gece olmuşken biraz teleskopla gökyüzüne bakayım, hem yeni yıldız keşfederim de acık para kazanırım, aspiration meter'ım dolar, sonra da rejuvenation suyu alırım da sonsuza kadar yaşarım.
İyi geceler.
9 yorum:
http://thepoorpaperdoll.blogspot.com/2009/05/cldrmama-bikac-adm-kald-farkndaym.html
bi gün önce "hayat sims gibi olsa ne güzel olurdu lan" demiştim ben de..
an itibariyle o hayalimin içine de sen etmiş bulunmaktasın tebrikler..
yok la kız, içine etmedim hayalinin. biraz modifiye ettim kendimce.
tamam bişi demedim hiç fena da olmamış zaten.. sevdim..
ama hani umut fakirin ekmeği tadında takılıyodum ben.. niye yeryüzüne indirdin ki beni yok yere..
neyse hadi siyusul.
ya ben bu sabah bi traş olayım, bi de inceden duş alayım, 15 dakkada çıkarım evden dediydim, lakin 45 dakka sürdü. baya bildiğin 45 dakka. ohlu ötesi.
Paper doll'a: olsun, önümüzdeki maçlara bakalım. yakında fallout canlandırmamla karşınızda olacağım. yalnız fallout 2 değil, fallout 1. 2'yi beceremedim.
Volkan, sana gelince: ne yaptın bana detaylandırır mısın cicoz? kalktın tıraş oldun duş aldın tuvalet vs, yemek yedin mi mesela, gardrobun önünde 15 dk mı geçirdin mmm ne giysem diye, ya da giyip beğenmeyip değiştirdin mi? bunlar sadece kadınlara özel davranışlar diye bilirdim ben.
1'in 2'nin lafı olmaz.. yaz bakalım.. takipteyim...
+ 45dakika sadece duş alıp evden çıkmak için bile son derece minimal bi süredir.. diil midir yoksa??
bilmiyorum.. zaman kavramımın aptal simslerden bile bi farkı yokmuş zaten benim..
Yorum Gönder