Afişlerrr. Lily Cole'u hatırladın nı?
Terry Gilliam'ın yeni filmi The Imaginarium of Doctor Parnassus, popülariteyi yalnızca fantastikliğiden, hoş görselliğinden ve bir Gilliam çocuğu olmasından değil, Heath Ledger'ın son filmi olmasından da kapıyor. Üstelik Heath Ledger filmin ortasında hakkın rahmetine kavuşunca, Ledger'ın karakteri Tony'yi 3 farklı aktör canlandırıyor. Bunlar da Johnny Depp, Jude Law ve Colin Farrell. Ama benim gönlümün Oscar'ı bu 4'lüden birine değil, Doctor Parnassus'a, yani Christopher Plummer'a gidiyor. Gerçi kendisi bu sene Oscar'larda Last Station'daki Tolstoy rolüyle aday oldu. Unutmadan, Lily Cole Valentina rolünde gayet iyiydi, kendisinin aslında bir manken olduğunu düşünürsek (Geçen yıl Accesorize vitrinlerini kaplayan koca gözlü koca alınlı minnak ağızlı kız).
Tony (realdeal)
Imaginarium Tony no: 1
Imaginarium Tony no: 2
Tipini mikiyim Colin Farrell. no: 3.
Filme dönecek olursak:
South Park'ın Imaginationland bölümlerini izlemiş olanlar bilir. Imagination şarkısını söyleye söyleye gidilen bir yerdir Imaginationland. Bizim filmimizde ise durum Doctor Parnassus'un seyyar freak show'undaki bir kapıdan içeri girerek gerçekleşiyor. Girdikten sonra ver elini havada öylesine duran ayıklanmış enginar dilimleri, nehirler, manzaralar, sürrealizm ve elbet kabuslar. Tabii bir de imaginarium'un baş harasçısı şeytan, yani Mr. Nick, yani Tom Waits. Melek yüzlü şeytan derler ya, hiç öyle değil işte.
Ölü bir Heath Ledger ve Parnassus ekibinin onu hayata döndürdükten sonra kendi aralarına konuk etmesi bir süre filmi götürse de, aslında gerideki durum zamanında (çok çok zaman önce hatta) (ÇOK ZAMAN ÖNCE) Doctor Parnassus'un Mr. Nick'le imzalamış olduğu bir anlaşma yüzünden başına gelenler ve durumu kurtarma çabaları. Filmin ortalarına, yani Heath Ledger'ın gerçek hayattaki ölümüne tekabül eden bu odak değişimi, acaba önceden belirli bir tercih miydi yoksa ölüm meselesinin üzerine mi gelişti bilmiyorum. Ama filmin başındaki Tony (Heath Ledger) ile, filmin sonundaki Tony'nin (Colin Farell) arasında hem karakteri canlandırma anlamında, hem de senaryonun gidişatı anlamında dağlar kadar fark olduğu gerçek.
Doctor Parnassus'un gösterisi çağdışı bulunduğu için pek rağbet görmez. Derken Heath Ledger...
Bu arada Colin Farell'dan ne kadar tiksindiğimi söylemiş miydim?
Neyse, film böyle değil elbette. Anlamlı bir senaryosu var. Ben sadece aklımdakileri ilettim.
Asıl meramım; muhtelif sinema salonlarında gösterilmekte film. Ve hem günümüzün ama günümüz gibi görünmeyen kasvetli Londra, hem de Parnassus'un imaginarium'undaki 3D'ler için sinemada izlenmeli.
Çekim aralarında arkadaşlarla aramızda Scarlett Johansson'un benim şarkılarımı nasıl seslendirdiğini dinlerken gülmekten altımıza sıçıyoruz.*
Üstelik 1 kez değil, birkaç kez izlenmeli. Çünkü işin açıkçası, yoğun konsantrasyon istiyor zaman zaman.
Haydi o zaman fragmanına bakalım.
*Bok atarken zorlandım.
2 yorum:
Bu kızın adı Lily Cole mu? Geçen Rage'de de oynuyordu abuv bu ne böyle oyuncak bebek gibi dediydim.
ivet, hemen imdb'den baktım kızı görür görmez, biography'sine, wikipedia bilgilerine. değişik bir tip kesinlikle.
Yorum Gönder