31 Ekim 2008

Bir kitabı böyle okumaya çalışmak

Ön bilgi: Nihai amaç, Oğlak Yayıncılık'a giydirmek olmasa da, ikinci kez "Haydi bu kez!" diye paye vererek başladığım İlahi Komedya aşağıdaki örnekte göreceğiniz bu ve bunun gibi açıklamalarla dolu. Kontus'un kim olduğunu açıklamak iyi bir fikir evet, ama her usta dediğinde altta Vergilius'u görmek, Beatrice'e gittiğini bile bile her göndermede Beatrice'i yazılı olarak görmek GEREKSİZ OLMUŞ. (bkz. gerizekalı muamelesi) Açıklamaları görmeden okuyayım deyince özel isimlerden bir bok anlamadan öteki sayfaya gitmek esere haksızlık oluyor. Anlaşılmıyor da o şekilde zaten. Sadece Kontus kimmiş ona bakim deyince de diğerlerine ister istemez gözün kayıyor. Konsantrasyonu bozuyor. Eeeah.

Ve daha bunun Cehennem'i bitecek, Araf'ı var bir de Cennet tabii.
Ama her şeye rağmen, tüm bu yapılanlara rağmen gözlerim uykudan kapanana kadar okurum, baş tacım yaparım İlahi Komedya'yı. İhtiyaç duydukları fantastik heyecanı hala Dan Brown'da arayanları da buradan kınıyorum.



İlahi Komedya'da olmayan ama olsa abes kaçmayacak bir kanto:

1Her şeyi bilen iyi yürekli ustam dedi ki
"Şu koca ağızlı iğrenç canavarın yanına git
Konuş, tanıyorsun onu belki de."

4Ustamın dediğine uydum, yüzü tanıdık geldi canavarın
"Ey acılar içinde kıvranan canavar,
Ölümlü hayatında ne yaptın da şimdi bu haldesin?"

7"Ben Kontus, yaptıklarımı çekiyorum şimdi
Ayaklarım alevler, yüzüm gözüm pislik içinde
Sen buradan değilsin, ayakların iz bırakıyor"

11Bilge ustam hemen söze girdi
"Öbür taraftan çağıranı var onun
Dünyada daha işi bitmedi"

1: Her şeyi bilen iyi yürekli usta: Vergilius
2: Koca ağızlı iğrenç canavar: Kontus
7: Kontus 14. yüzyılda Floransa'da yaşayan tefeci-tüfeci bir kont. Kardeşinin karısıyla yatmıştır.
12: Öbür taraf: Cennet
12: Beatrice
13: Dante henüz ölmemiştir.

20 Ekim 2008

Ben böyle rezillik görmedim.

Bize sormadan evimizin kapı numarasını değiştirmişler, sonra Domino's Pizza'ya "30 dakikayı geçtiniz, para vermiyoruz" artistliği yapıyoruz haybeye.

14 Ekim 2008

Bugün hiç komik değilim

Evet değilim.
Ve bir şey gördüm ki bu işler Queen dinleyerek de olmuyor.

nak nak? Who's that.
- ataol behramoğlu

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var!

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var.
Ne kadar üşenirsen üşen gireceksin banyoya.
Yarın sabah girerim dememelisin
Yoksa ertesi gün yağlı saçlarla merhaba dersin bir çiçeğe.

İnsan saatlerce bakabilir monitöre.
Bilgisayarın karşısına oturunca sandalyeni aşağı hizaya çekecesin.
...Ve yukarı bakacaksın.
Boyun fıtığı olmak istemiyorsan.

Aç karnına havuza girmeyeceksin.
Girdiysen, hızlı yüzmeyeceksin.
Titrersin sonra yeni doğmuş bir ceylanmışçasına.

Yemek yedin mi bulaşıkları hemen toplayacaksın.
Yeni bir yaşam formu oluşmasını istemiyorsan.
İnsan günlerce unutabilir o tencereyi.
Yediğin anda makineye koyacaksın, ezgilerle dolarcasına.

İnsan yaşadı mı çamaşırlarını makinede unutmamalı.
Tertipli olmalı, olamazsa da sevgilisi olmalı.
Sevgilisi de olamıyorsa surat yaparak yola getirilmeli...
Sevgilin ne kadar karşı koyarsa eğitmek özlemiyle dolmalısın.

Büyüklerini aramalısın haftada bir kez.
Yarın ararım deyip ertelersen aramazsın.
Aramadıkça da arayamazsın.
Böyle yıllar süren bir vicdan azabı olur.
Zümrüt bir denizden bir kayaya atlarcasına.

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var.
Sevgilinin yanında bir kere bile gaz çıkarmayacaksın.
Başta pek münasebetsiz gelmez onlar, ama çıkarmayacaksın!
Gazınla gurur duymayacaksın.
Gurur duyacağın insan olacaksın.
Çünkü hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

06 Ekim 2008

Art niyetli çocuğun sıkıcı maceraları II

Art niyetli çocuk romantik bir tatil için ilk kez Paris'e gider.
Romantik dönem eserlerini takip eder Louvre'da kendisiyle başbaşa bir vaziyette.
(Hastir sana art niyetli çocuk)
Louvre'u dört günde gezer.
Her eserin karşısında adeta öküz trene bakarcıklıdır.
Dört gününü Louvre'da geçirdiği için d'Orsay'e gidemez.
Hatta Champs Elysees'ye de gidemez.
Ne Champs Elysees'i, Eiffel kulesini uzaktan göremez çünkü miyopunun numarası artmıştır Louvre'da sanat eseri izlemekten; tam bir hıyarsın a.n.ç.-şair
Tü sana art niyetli çocuk.
Kültür turizminden bir sen anladın, sen de yanlış anladın.