05 Ocak 2010

Katamari Forever ya da Heroin Hero


Heroin Hero'nun çalışma prensibi, alttaki karede göreceğiniz üzere gayet basitti:



Karakterimiz -paso- pembe bir ejderhanın peşinden koşuyordu, koluna heroyin basıyordu ve ejderhayı asla yakalayamıyordu.

South Park abartır, biliriz.
Ama bu oyun var!
Ve adı Katamari Forever!

Ve de aynı şey oldu.
Beatles Rock Band'de bir şarkıda expert modda batırmış olmam. Ki ŞOK iyiyim.
Sonra tabii insanın kalbi başka oyunlara kayıyor.

Kurgu farklı, amenna.
Fakat oyun 0-6 yaş görselliği olsun, Japon Pantone'si olsun, aradaki sinematiklerdeki (Diablo 2 geldi bir anda aklıma) "mantar" öğeleri olsun, Yuusama'nın Katamari nah nah (naaa, na, na, na, na, na, na, naaa, NAAA) şarkısı olsun, mallamaya bir övgü niteliğinde.

Ama güzel?!

Şöyle oluyor: Roboking gerzeği hayatta hiçbir şeyi doğru yapamadığı için bir aptallık sonucu yıldızları yokediyor?! Bizim Prens olarak görevimiz de, elimize verilen sonuna kadar yapışkan Katamari'yi döndüre döndüre yıldız boyutuna yaklaşan koca kitleler yapmak.

Döndürüyorsun da döndürüyorsun deli dütmüş gibi. Ama bir zevkli sormayın. Önünüze geleni yapıştırıyorsunuz katamarinize. Bu bazen bir donut, bazen Power Ranger tipli bir oyuncak, bazen bir fare, bazen bir kedi. Bazense bir abi kardeşi alıveriyorsunuz.



Benzerlik şaşırtıcı.
Kovala babam kovala/döndür babam döndür.
Anthony Hegarty'nin bile kulağıma sevimli gelmesini sağlayan bir müzik.
Yellow Submarine bilincinde görsellik.
Ve tabii ki; DADA.


Tarihin en yüce keşfini yapan bu entelijansla, bu büyük rezemblansı bulmanın keyfini yaşıyorum. Ohş.

2 şeyden tiksinirim...


Birincisi depresyon.
İkincisi telefonda İngilizce konuşmak.

Aaa unutmuşum, üçüncü de var, o da Jocelyn Wildenstein.


Sana ayrı blog postu hazırladım, bekletiyorum teyzecim.