17 Eylül 2012

Fotoğraf çeken Japon teması

Rosemary's Baby filminde işlenmişti.
Tabii, o görevi de birinin üstlenmesi gerek.



Mutluluk mangaldadır.

Bunu söylerken kendin pişir kendin ye tevazusunda değilim. Aşağıdaki zevk piçi beşlisinin yaşadığı mutluluktan bahsediyorum. Popolarının altından göle bok kanalize ediyorcasına bir mutluluk... 

jüleyt gösterdi.

14 Ağustos 2012

Bir sohbet

Disclaimer: Hayır, ayrılık yaşayan ben değilim. Bir başkasına motivasyon yazısıdır.

Eski sevgili ne demek?
Adı üzerinde, eski bir sevgili türü. Eskiden seviyordum kendisini demek. Eğer kendisini çok da sevmemişsen ve tırto biri gibi geliyorsa artık, "arkadaşım" da denebilir.

Eski sevgiye üzülmeli mi?
Eski sevgiliye üzülünmez. Sallanmaz veya kıl olunur. Terkedenin kim olduğuna bağlı.

Mutlu ayrılındıysa?
İlla biri terkeder. Senkronize olması matematiksel olarak zor gibi.

Nasıl olur ayrılık?
Terkeden oysa bir süre facebook'una, instagramına bakılabilir belki "tam bir denyoymuş" diyebilmek için. Yeni sevgilisine de bakılır, tartıp biçilir. İşallah tipsizdir.



Ve o an gelir de, yeni sevgilisi götüm gibidir. Dupa dupam dupa duriraa.


Güzelse?
Tipsiz değilse de o taşkafayla  beraber olduğundan ötürü o da taşkafadır. WIN-WIN.

O halde neden siz onu terketmezsiniz de o taşkafa terkeder peki hanımefendi?
Çünkü zekamla özgüvenini sarstım ama iyi kalpliliğimden ötürü de terketmedim, gibi cevap verilebilir.

Aynayı çevirdik. Bu kurallar onun için de geçerli değil midir?
Yoo.

Niye?
(Nah işareti) Gülüşmeler...

Dünyaya mesajınız?
Eski sevgilinin götüne.co

29 Mart 2012

Bir yıldız doğdu (Bana doğdu ama)

Jessica Paré, yani Mad Men'in yeni Misiz Draper'ı, beni en derin yerimden vurdu. Görl kıraş durumları. Uzun zaman sonra yeni bir talihsiz açıklamaya götürdü bu crush beni. Haydi siz de o zaman.

14 Ekim 2011

Şunu herkes yapıyor mu?


Bir şey için şimdiden
Bir de şimdi yapmak istemezken
Neden şimdi değil diye üzülmeceler.


Ne kadar denyoca bir şeymiş bu yahu. Acı frenle durduralım kendimizi bundan tezi yok.

Ayrıca ben sigarayı bıraktım, siz de Sims Social'ı bırakabilirsiniz.

23 Haziran 2011

17 Haziran 2011

Yüzüklerin Efendisi'nden Son Derece Güldüğüm 7 Replik ve Tabirleri

1. I can't carry the ring for you Mr. Frodo, but I can carry you!


Öncesi: Gollum'un puştluğuna denk gelen Frodo, Sam'in kendisine oyunlar oynadığı, elf ekmeklerini hapır hupur götürdüğünü, yüzüğü kendisine istediği zannetmiştir. Çünkü Sam, bir ara yüzüğe kem gözlerle baktı ama herkes bakar, yüzük öyle bir şey işte.

Ve: Aralarında böyle bir gerginlik olmasından ötürü, Sam daha fazla yüzüğü senin yerine ben taşıyım'ı zorlamayarak, bu efsanevi cümleyi sarfetti.


2. You were deep in the enemy's council.


Öncesi: Saruman Gandalf'a kazığını atmıştır, entler Isengard'a saldırmıştır, Saruman kendince yenilmiştir. Ama Sauron değil tabii ki.

Ve: Gandalf tüm griliği ve affediciliğiyle, tabii biraz da hatırşinas oluşuyla, hala Saruman'ı kendi safına çekeceğine inanarak aynı paragraf içinde iki kez bu cümleyi kurdu. Ancak Saruman'ın umrunda olmadı, sonrasında kuleden döne döne kazığa çakıldı.

3. What about the second breakfast?


Öncesi: Gerzek hobbit ekibi, sanki Orta Dünya'nın önde gelenleri kendilerine çok bayılıyormuşçasına yüzük kardeşliğine kendilerini dahil ettirmişti. Shire ilkeleriyle yaşamış oldukları rahatlarının bozulması an meselesiydi.

Ve: Aragorn "Hadi çocum yola" dediği anda salak Pippin'in ağzından bu sözcükler dökülür. Hem de tam olarak şu üstteki tokatlık ifadeyle. Hep aç tipler vardır ya, beslersin ama açtır, şeker hastası kediler gibidir Pippin de.

4. One does not simply walk into Mordor.


Öncesi: Orta Dünya temsilcileri, Elrond'un önderliğinde Rivendell'de toplanmıştır. Ne yapsak ne etsek diye konuşmaktadır. Bu arada Boromir'in pek gönlü de yoktur yüzüğü hiç etmeye.

Ve: Herkes çözüm ararken, Boromir her planda sorun bulmaktadır. Ama kendisi bir çözüm önermekte midir? NERDEEE...

5. Toss me...


Öncesi: Fellowship of the Ring'de Moria'da Balrog'dan kaçarken asla bir elf tarafından "toss" edilemeyeceğini öne süren Gimli, Helm's Deep'te maksimum verimi almaya çalışmaktadır.

Ve: Sevgili Gimli o mahçup bakışlarla sarışına döner ve tüm cücelik gururunu bir kenara bırakarak kendini Aragorn'a düşmanların üstüne attırır. Attırmak.

6. The beacons of Minas Tirith! The beacons are lit! Gondor calls for aid!


Öncesi: Rohan kralı Theoden, Gondor konusunda emin olamamaktadır. Zamanında Gondor Rohan'a yardıma koşmamıştır çünkü. Ama Gondor'un başında steward vardır çünkü. Arathorn'un dölünden gelenler olsa TABİYKİ bu şekilde olmazdı.

Ve: Türlü şike ile Gondor'un alevler yandığında, kanımca Aragorn, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin en komik sahnesine imza atar. Tüten dumanı görünce topukları kıçına vura vura Theoden'in yanına koşarak nefes nefese bildirir bu durumu. Tek o sahnede çocuktan al haberi kalitesindedir Aramız Gornumuz.

7. Do they Gandalf?


Öncesi: Yüzük Shire'da Bilbo ve Frodo'nun fakirhanesindedir. Gandalf hışımla gelir, yüzüğü saklamanın gerekliliklerinden bahseder hızla Frodo'ya. Sauron'un ne kadar gözlü bir abimiz olduğu konusunda da bilgi verir. Fakat kimse yüzüğün Shire'da olduğunu bilmiyordur... OR DO THEY?

Ve: Tabii ki Gollum biliyordur. Gandalf da bunun farkında olduğu için Frodo'ya hemen renk verir. Frodo da hızla işkillenir ve öyle mi Gandalf, ha Gandalf, Gandalfım diye Gandalf'a acı acı bakar.

--------
Daha nice komiklikler, nice replikler var üçlememizde. Bunlar benim seçtiklerim. Şimdi de Flight of the Conchords'un konuyla ilgili şahane eserini seyredelim o halde:

BU ARADA TRIVIA: Video'da göreceğiniz, Flight of the Conchords'un yarısı olan kişilik, Bret McKenzie, gerçekten de Yüzüklerin Efendisi'nde oynuyor. Elf olarak. Kendisini Rivendell'deki mecliste biraz, üçüncü filmde de Arwen'e leydim nereye hop derken görebiliriz.

10 Haziran 2011

Son zamanlarda en sevdiğim grup Battles

İşte Battles.
Bakın böyle koç gibiler. Bu da Futura'nın cici bir kaydı. Hem de ciciler cicisi. Sevgi doluyum.

19 Nisan 2011

Öff be Terry Richardson



Şu denyonun fotoğraflarını çekeceğine beni çek, bir düzgün fotoğrafım olsun hayatta. Bu oğlana çok feci bilendim Rişarson'un blogunu gezerken. Link budur.

Matthew Grey Gubler isimli şu Johnny Knoxville kasa insanın torso torso portreleri var her yerde! Ay bir bozuldum, bir bozuldum. Bir değil, iki değil, bir sürü fotoğraf var orada. Bana küfür gibi. Hurilerin yanında mal gibi duracak bir insan istiyorsandı, ben o kontenjandan adaydım Teri. Ayıp edildiğini düşünüyorum bana...

Her fotoğrafım bok gibi. Bizde böyle. Çekmesen daha iyi yani. Ama şu zevzeğin de fotoğrafı olmasın daha fazla. Ne inkar, ne itiraf bu yalnızca sitem.

18 Nisan 2011

Doğumgünümde kara kara düşünmeyin

Şu adresi ziyaret edin.

Açıkçası Mösyö Shepard Fairey için ilk defa "sold-out" dediklerinde biraz anlamıştım ama şu anda daha net anlıyorum. OBEY Clothing markası, tam anlamıyla çakal bir pazarlama anlayışıyla, şaşırtıcı güzel parçalara kucak açmış. Benim için tıpkı Mösyö Kapıcılar Kralı gibi shopping cart'ımı hayvanca doldurup tab'ı kapatmama uzanan bir maceraya dönüştü bu site ziyareti. Aylık internet siparişi verebilitemi sipariş ettiğim bir takım zarar ziyan kitaplarla yok etmiş olduğum için, babayı alıyorum.

Obey'de fiyatlarımız bu şekilde diyor Shepard Fairey:


(44 doler)



(49 doler)



(37 doler)



(98 doler)



(41 doler)

06 Nisan 2011

Ariel Pink, ağır ağır, hazmederek yenen bir yemektir.

Ariel Pink's Haunted Graffiti, burada kendisi hakkında bahsetmeyeceğim insan tarafından bana birkaç ay öncesinde tanıtılmış bir gruptur. MGMT ve Congratulations albümü diye kafa ütülediğim dönemde, bir güzellik olarak girmedi hayatıma çünkü o dönem forza MGMT idim ama ne zaman ki Before Today albümünü iyice bir dinledim Ariel Pink'in, sonra tekrar dinledim, sonra mobil müzik aygıtıma kopyalayıp işe gidip gelirken de dinledim, işte o zaman sevmeye başladım.

Janr konusunda ne diyeceğimi tam olarak bilemiyorum ama avant-pop, lo-fi, noise pop, psychedelic, alienation-pop gibi şeyler diyebiliriz. Esasında baya farklılaşıyor tüm eserler birbirinden. (alienation pop bizzat kendi ürettiğim bir janr adı, diğer ürettiğim janr adı için bkz. sepia rock, bunlar terimleşecek canım, terimleştirelim)

Neyse, daha fazla önsöze gerek yok, bilmeyenler için huzurlarınızda Ariel Pink's Haunted Graffiti.
(İlginizi çekerse youtube'dan beslenirsiniz)
(Favori şarkım Butt House Blondies)

05 Nisan 2011

Common People'a inanılmaz bir yorum

Hakkında asla kötü konuşamayacağım içten bir Common People cover'ıyla karşılaştım. Sanki milli marş söyler edasıyla söylemiş Marina Voica. O kadar gururlu söylüyor ki sanki kendi bestelemiş şarkıyı..


Ah o gemide ben de olsaydım




ash gibi bir pokemon ustası olsaydım,
vız gelirdi roket takımı inan bana,
yeter ki psyduck'a sahip olsaydım.
yoktu şarkıda sanki bu kadar çok olsaydım.

Lucy in the Sky with Diamonds



"I swear to God or swear to Mao or anybody you like, I had no idea it spelled LSD." - John Lennon ("Lucy in the Sky With Diamonds" hakkında)

Demiş, yalancısıyım.

04 Nisan 2011

Klasiklerde bu hafta: Heroes of Might and Magic III (Yani üüççç!)

Bir süre yurdumuzu kasıp kavuran Heroes of Might and Magic çılgınlığı, heroes 3'ten sonra çıkan heroes 4'ün iğrenç bir oyun olmasıyla bitti. Ondan sonra çıkarılan heroes 5 ile durum toparlanmaya çalışıldı ama heroes 4 iğrençti bir kere. Başında komutanı olmadan kaleden çıkan, yürüyen hayvanların olduğu bir oyundu heroes 4.

Oysa ki baaak! Heroes 3, soyunun son üyesi olmamasına rağmen, en iyi üyesi. Bu 5 oyun içerisinde, en çok nostalji yaptıranı. Yeniden indirip oynanmasıyla meşhur. Yeni nesil bilir mi, bilmiyorum. Ama indirilsin ve oynansın diyorum canım.

O halde bir Heroes 3 seçkisine hazırlanın! (Bir anda caps, bir anda)

Heroes 3'e ait, bende en çok iz bırakmış 7 şey:

1. Kolunu havaya dikmiş ve gülümsüyor: Solmyr


O minik resminde, mavi bir pipisi ve kaslı bir vücudu olduğu izlenimi yaratan Solmyr, aslında bir cin. Denizkızı gibi. O gözler parıl parıl parlıyordu, ama neye parlıyordu kim bilir?

2. Şaibeli bir hayvan: Faerie Dragon


Faerie Dragon, "bir üst modeller" ejderha türünün diğer üyeleriyle birlikte (Azure, Rust, Crystal) oyunda karşımıza çok çıkmayan bir yaratıktır (Bir gog değil yani). Türünün diğer üyelerinin tavrı ve güçleri çok belliyken bu faerie dragon'un görevi sanki o oyundaki tek efemine karakter olması.

3. Atsan atılmıyor bir skill: Tactics


Çok gereksiz bir skill'di bu. Ne kadar kaçınırsak kaçınalım, witch hut'tan, haritada duran ve yetenek bahşeden keşişlerden sürpriz olarak gelebilirdi. Kötü bir sürpriz olarak. O savaş tactics skill'iyle değil, ordunun bilek - hero'nun büyü gücüyle alınırdı.


4. Müthiş binalarımızdan: Tower


Asil, beyaz ve soğuk... İşte hayatta aradığımız tat. Tıpkı Tower'da bulabileceğimiz gibi. Mesela golem'lerin defense'i çok idi, üstelik magic resistance'ları da iyiydi. Kolay kolay yemezlerdi. Genelde bir savaş bitmek üzereyken sona kalmış tek tük tiplerden olurdu. Tower'ın ayrıca Titan'ı var. Titan'ın naga kadar göründüğüne bakmayın, kendisi dev gibidir.

5. Heroes'da gideri olan tek erkek: Gelu


Çok fetiş bir kostümle at süren karakter Gelu, bir sharpshooter gurusu. Okçuları sharpshooter yapabilen bir birey. Zamanında façası feci bir şekilde kaymış Gelu'nun ismi, acaba Gelu mu yoksa Celu mu diye okunuyordu?

6. Ucuz ama işe yarayan bir büyü: Haste


Haste, hızlandırır. Fakat o minik ikonunda bağıran bir adam ve hızla topuklayan biri var. Şöyle yorumladım: O bağıran adam biziz, yani hero; topuklayan kişi de ordumuzda haste'lediğimiz yaratık. Öyle çok bağırıyoruz ki adamcağız gazlıyor. Haklı. (Bilinçaltı mesaj)

7. Son çare olarak: Marketplace


El ayak çekilince, sohbetler tükenince, dostlar eve gidince ve düşmanın kaleyi basmasına 1 gün varken, cebimde zırnık kalmayana dek kalede birikmiş tüm yaratıkları almaya çalışır, para da bitince marketplace'ten varımı yoğumu paraya çevirir, alırdım o yaratıkları. Sonra düşman saldırmaktan vazgeçer, korkar giderdi. True story.


Heroes 3: Yürekten bir gameplay.

31 Mart 2011

İnsanlığa bir not

Bir arkadaşımız bağlaç olan de'yi ayrı yazmadıysa imla ateşesi gibi esmek ve gürlemek adettendir; bu hususta kraldan çok kralcı olmakta sıkıntı olmamaktadır.

Aşağıda kralın ta kendisinden bir not var.
Bazı de'leri bitişik yazan arkadaşlar nush ile uslanmazsa etmeli tekdir, tekdir ile uslanmazsa aşağıdaki not referans olarak verilebilir.



Bizleri linkle besleyen Cambeş'e sevgiler.

30 Mart 2011

Notre Jour Viendra


Yönetmenliğini Romain Gavras beyin yaptığı Notre Jour Viendra, festivalde gösterilmiş, baya da uzun zaman olmuş, ancak festivallere gidecek vakti olmayan kişilerden biri olarak, Romain Gavras beyin Vimeo sayfasından ulaştım filmin trailer'ına. Romain Gavras, müzik video'larından tanıdığım bir karakter. Justice'in Stress, M.I.A.'in Born Free, adamın sinema diline yeterince parmak göze işaret etmekte, film de aynen öyle görünüyor. Vincent Cassel başrolde. O saçlar gidecek adamım.

Post-seyir edit'i: Olmamış Romain Gavras. Git klip çek Romain Gavras.