31 Ağustos 2009

Ölüm Marşının Bitmez Nakaratı

Bir gerçek var hayatta, ama hayatın dışında.

Ölüm onun adı da.

"Ayrılık da sevdaya dahil"den değil.

Sevdayı da yaşarsın, ayrılığı da.

Öldüğünü yaşar mısın acaba?

"Ölüyorum şu anda!"

Ölmek denmez ona.

Ölmek demek, yarım kalmak demek.

Tam bir şey söyleyecekken, bir münasebetsizin sözü alması.

Senin de söyleyeceklerinden tam o anda vazgeçmen demek.

Yine de bir umut beslersin içinde, bu bitince bana sıra gelir diye.

Yoo, o sıra hiç gelmez.

Ya o andır, ya o an.

Başka bir anı beklemez.

Ölüm de sabırsız, kötücül ve utanmadan sözünü kesen pis bir kız çocuğudur bence.

Nerde kalmıştık?

Ha, senin daha söyleyeceklerin vardır.

Münasebetsizin teki susturur seni, yarım kalır.

Başka bir an da olmaz ha, o elzem şeyi söyleyecek.

Ne söyledinse, söyledin.

Bundan sonrası, can sağlığı.

Tüh, sağlık da kalmadı.

Bunu bile söyletmez ölüm.

Artık başkaları arkandan ne derse...



PS: Şiir yazmaktan utanırım ben. Ama gazladılar. Başta Şölen. Oldu olmadı bilemem. Bir de "bana ne" her şeyin başında. Dimi hea? Bir de Arın da çok şiir yazıyor bu aralar, onun da gizli gazı oldu. Hepimize başarılar dilerim.

28 Ağustos 2009

Ada beni çağırıyor

Arkadaşlar, şimdi 1. tekil şahıs ağzından anlatacaklarım var size 3. tekil şahıslar hakkında olan.

Ben adaya gitmek istiyorum, yalnız kalmak hep.
İnsanlar ada ne demek bilmiyor, ada demek yalnızlık demek.
Yalnızlığı "tu kaka" edenler nerenin çocuğu oluyor, ben bilmiyorum.

Geçen bir film izledimdi, dandik ötesi.
Yine bir M. Night Saklaban filmiydi, sonu da bok gibiydi.
Orada bir süre bitkiler insanlardan öç alıyor şeklinde izledik.
Sonra anladık ki zaman duruyormuş filan feşmekan.
Zamanla futbol oynayasıca Night Shyamalan.

Nereden bu konuya geldim bilmiyorum.
Sanırım adada ağaçları öperdim düşünüyorum.
Sudan korkardım yine biraz, su apayrı bir habitat.
Ne münasebetle giriyoruz içine, ne münasebet!
Biz hepimiz biraz çok bilmiş, çok görmemişiz.

Gerçek yalnızlık adadadır.
Bunu bilmek adettendir.
Yalnızlık sevgilisizlik değildir.
Yalnızlık dostsuzluk değildir.
Bunlar şımarıklıktır.
Yalnızlık adanın ortasında tavşan gibi kalakalmaktır.

Şiir yazmak benim işim değil gördüğünüz gibi.
İstersem duygusal da yazarım, istemiyorum ki.
Ortaokullu pembe defterlerim var, intikam malzemesi.
Akrostişten Özdemir Asaf tarzı yazma çalışmalarına, geniş bir yelpazede salaklık içeriyor.
Ben demin de dedim.
Her şey fazlasıyla komik geliyor.
Her şeyin fazlası rahatsız ediyor.

Birinin ölmesi hiç komik değil ama.
Onun için sonsuza dek içilir de, ağlanır da.

Yalnız kalsam ölmek de olmaz.
Ben ölsem, dünya duymaz.

Adada ölüm değil hayat var.
Lost'un sırrı bu çıkarsa "ben demiştim" haklarımı istiyorum.

26 Ağustos 2009

Paper Doll'un o güzel hatrına...

Mimlenmek diye bir şey varmış. Bir nevi röportaj gibi.
Paper Doll beni mimledi. Kendim hakkında 7 garip şey, konu. Bence kendim hakkında garip şey yok, garipse de r kendimle yaşadığım için varolan özelliklerimi garipsemiyorum tabii ki. Ama ben onun güzel hatrı için kendim hakkında 7 şey yazacağım.

Kendim hakkında 7 madde:

* Minik parmağımı 90 derece bükebiliyorum.
* Kendim hakkında çok fazla detay verirsem incilerim dökülecekmiş gibi hissediyorum.
* "Sense of hümör"ü olmayan insanı hakir görüyorum.
* Birçok insanın "cool", "derin", "anlamlı" bulduğu şeyleri "emo" buluyorum, gurur duyuyorum.
* Cep telefonumu pek kullanmıyorum, hiç'e doğru yol alıyorum.
* Asla iddia kaybetmem. Çünkü kesin emin olmadığım konular hakkında iddialaşmam.
* Bir de çok pis sorun çözerim.

11 Ağustos 2009

Ataazlı Ablalarımız

Ataazlı olmak, yani at ağızlı olmak.
Ünlülerde dikkat ettiğim bir özelliktir. Hemen kendini belli eder.
Hatta ataaz, elmacık kemiklerinin maymunsu çıkıklığı ile de desteklenir bu insanlarda.


Şimdi ataazlardan bir seçki:

Yurdum ataazlılarından. Bakın, çirkin demiyorum, ıy demiyorum; ataazlı diyorum.

Bu topraklardan başka bir tanıdık ataazlı yüz. Kızmıyorsunuz değil mi? Aramızda şakalaşıyoruz.

-Equus Oris Cunniculus- yani ataazlı tavşan

Gelelim bu yazıdan alınacak derse.
At güzel hayvandır, sadıktır.
Hatta dur dur, nasıl diyorlar, asildir, güzeldir, bakmaya doyamazsın.

Gandalf'ın Shadowfax'e gel.



Ta ki ağzını açana dek.


Shadowfax böyle gülse ya filmin kritik bir anında. Orta Dünya'yı kırtarmaya çalışırken o asil at, kişneye kişneye gülse, coşsa, dağlara taşlara eğlense. Kavgada söylenmez.

07 Ağustos 2009

Özer Abi'den Öğrendiklerim 3

Şehir içi ayrı olsun Denizciğim.
-Düzeltiyorum Özer abi.

Özer Abi'den Öğrendiklerim 4

Şehir içi'ni ayrı, şehirlerarası'nı bitişik yazıyoruz arkadaşlar.
-Kaç kere söylediniz, benim mallığım Özer abi.

Özer Abi'den Öğrendiklerim 2

Swissotel'in o'sunun üzerinde şapka var diye biliyorum Denizcim. Kontrol edelim.
-Ediyorum Özer abi.

Özer Abi'den Öğrendiklerim 1

-Giriş yapmak demeyelim Denizcim, yolda polis "Bekleme yapmayın" diyor gibi.
Haklısın Özer abi. Teşekkür ederim.

Yine sanat anasını satayım

Dün gece oturduk bir resim daha yaptık.
Öncesi de var, siz bilmezsiniz.

Şimdi nasıl desem, önce kafamızı belli bir telepat düzeyine alıp, 2 kişi olarak yola koyulma hali.
Buyrun boyalar.
Bir de Simit insanı.
Bir de Benisyo insanı.

Neyse, farklı teknikler kullanıldı, eşeğin kulağına su kaçırıldı, bant, ocb gibi malzemelerden yararlanıldı. Ajda Pekkan'ın döşü bile var resimde.

Sonunda dedik ki, bir şey yazalım buna ufak bir yere.
ŞAKA yazdım.
Şaka.

Sonra bizim Benisyo her zamanki pesimist ve dalgacı tavrıyla şaka ne ya, beğenmedm, ben bu resimleri gittigidiyor'da iyi paraya satacaktım. Sanat eserine şaka dedin, diye veryansın etti. (Bundan viral yaparız lan biz de, dur hatta yapıyorum)

-Sevgili Denyüz, sen o kadar gerizekalısın ki, Amık da o kadar kaşar ki, bu resimleri ne kafayla yaptınız kızım siz? Sen o kadar salaksın ki, bu resimleri bana bıraktın kızım! Yani hiç farkında değil misin, bu resimlerde siz ne malzeme kullandınız Denyüz? Beni izleyenlere söyleyeyim, ben bu malzemeleri bizzat denedim, sakın kaçırmayın, KIZLAR. İntikam peşinde yenen bir yemektir. Kaşarsın, gerizekalısın, gittigidiyor nokta kom.


Ben de şöyle bir iddia öne sürmüş bulundum.
"Bana bir kelime söyle, onu hemen esere bağlayayım"


Şaka
-Sanat biraz tesadüfken, bazen sanat eseri de bir şaka değil midir ha, HAA?

33
-Hani gülmenin sembolü 333'tür ya, 33 yarım ağızla gülmektir işte... Ah o 3'ler yok mu bizi bize vermeyen.

Kapı
-Bu eserde algının kapısını anlattık. Ve bizce bunun formülü resmin renk cümbüşü bölgesinde rastlayacağınız ocb parçasıdır.

Göğebakan
-Günebakan çiçeği gibi, göğebakan insanı vardır. Buradaki adamımız, göğebakıyor.

Kayıt
-Hayata kayıtsız kalarak öz rengini bulamazsın. Kayıt olmalısın ki hayata, turuncu olsun.

Su sebilindeki damacanadaki su
-İşte biz buyuz. Bir kum saati gibi sirkülasyonumuz yok bizim. Tıpkı bir su sebilindeki damacanadaki su gibi tek ömrümüz var. Bitiyoruz gidiyoruz. Tek sıkımlık kurşunuz.



Prensibim var: İddia kaybetmem. Çünkü kaybedeceğim iddiaya ASLA girmem.