Benisyo'mun yemin töreni için birkaç günlüğüne Van'a gittik de biz... Van'da çeşitli gezmece görmeceden sonra, Cumartesi gecesi Van gençliğini kolaçan edelim dedik, bakalım buraların eğlencesi nasılmış dedik, VANPİR rock cafe'ye gitmiş bulunduk. Mekana adımımızı atmamızla bir ilgi, bir servis. Grubun karşısına kurulduk, çerezler, havuçlar geliyor biz istemeden!
"İşte doğunun farkı, işte misafirperverlik, Peyote'de olsak -bejmilyon- diye hemen parayı isterler, memleketim" diye sevindik.
Mekanı sözlere dökmek biraz zor. Ama metal müziğin, wes craven stili korku filmlerinin ve amerika kamyoncu barlarının tüm sembolizmini içeren bir mekandı.
Derken, Türkçe sözlü rock müzik kabak tadı vermişken, kalkalım haydi dedik, kasaya yönlendik.
Dostum 5 adet retro pepsi bardağındaki bira için 60 milyon dediler bize. Adisyona bir baktık, o çerezler, o havuçlar yazılmış, hatta Müzik için de 3 kişilik ücret kesilmiş. Van'da her şey ucuz olur diye cebimdeki 50 tl'ye güvenerek "Bu gece her şey benden" diye atlamışlığımla "Nilay 10 milyon versene, 10 milyon 10 milyon" demem arasındaki süre, nasıl desem, oldukça kısaydı. Bu esnada Benisyo'nun mekanın sahibiyle yeni bir arkadaşlığa uzanırken son anda dönüp "60 milyon mu?" diye çemkirmesi, kasiyerin size "Size 50 olsun" demesini getirdi.
Bu gezimizden ne öğrendik?
Van'da her şey, ama HER ŞEY için bir pazarlık payı vardır.
Ve sırf bu yüzden bile Van'da yaşayamam abilerim ablalarım. Orada hesap 100 milyorr! dese, cebimdeki her şeyi bırakır, üstünü kredi kartımla tamamlar, sonra da otele giden yolda "ah akılsız başım" diye kendime kızarım. Pazarlık olayı malesef kanımda yok. Her şeye amenna.