09 Kasım 2008

How to lose friends & alienate people

Bir süredir ıkım ıkım izlemeyi beklediğim filmi dün nihayet izleyebildim.

İngiltere'de muhabirlik yaparken Amerika'nın ünlü magazin dergisi Sharps'tan teklif alan Sydney Young (Simon Pegg - Shaun of the Dead), New York'a gider ve olaylar gelişir.



Sivri dilli, "edgy" karakteriyle magazin dünyasında tutunmayı pek beceremeyen Sydney, bu dünyayla bir süre mücadele ettikten sonra Andy Warhol'un dediği gibi "If you can't beat it, join it" mottosunu benimsemeye karar verir ve tabii ki hızla yükselir. (Adamda zaten zeka üst seviyede, tek yapması gereken biraz kıç yalamakmış kısacası). Bu arada Transformers'daki göbeğinden tanıdığımız Megan Fox, Sydney için "objet petit a" olmuşken, Kirsten Dunst ise çürümenin içindeki sağduyunun sesine en yakın karakterdir.



Tüm bu teklif, tayin, Amerika macerasının sorumlusu Sharps'ın patronu Jeff Bridges'tır ki, o da zamanında Sydney gibi, celebrity partilerine davet edilmemesine bir dur demek için bu işe girmiştir. Ama Sydney'nin eski aktris annesi, felsefe yazarı babası ve bir de kendisinin felsefe yüksek lisansı ve bunun gibi magazinciliğe ters faktörlerden ötürü, Sydney yozlaşmaya kendini teslim ederken bolca sıkıntı olur.



Eğlenceli, "içinizi ısıtan sıcacık bir film!!!" gibi cümlelerle anılacak olsa bile filmden bir replik var ki sadece onu paylaşabilmek için bu kadar yazı yazdım:

"A free press is the last defence against the Tyranny of Stupidity.”

Hiç yorum yok: