18 Ağustos 2010

İş yaparken feci şekilde can verdim.

Hiç haddim olmayarak chick-flick janrını aşağılamak isterdim ancak hangimiz chick-flick seyretmedik ki bazen? Mesela erkek arkadaşımın şehir dışında olduğu zamanları seçerdim bu chick-flick'leri seyretmek için, ki hızla soğunmasın benden.

Neyse, 90'lar chick-flick'lerinden What Women Want'ı biliriz. Mel Gibson biraz angutundan bir kreatiftir, bir babunun kalbine sahiptir. Vs vs. Nike reklam filmi çekerler, sloganı "No Games. Only Sports" olur filan.

Burada adama elektrik çarpar, ruhani bir an yaşanır. Düşünceleri duymaya başlar, telepat olur.
Kadınlar ne ister hiç bilmezdi bundan önce Mel Gibson.

Şimdi bu konuyu benim az sonra anlatacağım içinde bulunduğum duruma uyarlar isek;
Kadınlı madınlı bir durumumuz var. He ama, kadınlı madınlı.

LAN...

Ajanslarda araştırma diye bir şey var. Hani markaya uygun bir kadın profili ortaya çıkarır bu araştırma ve tüm iyi olabilecek fikirlerin amına bile kor icabında. "O markanın kadını" şöyledir, böyledir, yaratıcıdır, dokunduğu her şeye iyilik bulaştırır, hobileri arasında gazoz şişesinden flüt yapmak vardır... Bir süredir böyle bir kadınım var benim. Onunla yatıp onunla kalkıyorum. Akşam küfrediyorum, sabah küfrediyorum ona. Lanet olasıca bir kadın... He bunun sorumlusu da strateji departmanıdır. YES İT İZ!

Şimdi soruma geliyorum.
Ben bir kadınım, o markanın kadını da bir kadın,
PEKİ NEDEN BU KADINI BEN BİLE ANLAYAMIYORUM ARKADAŞ?

Bu kadına "sorun sende değil, bende" yapacak kadar bile acıma duygum yok, çünkü ben hayatımda bu kadar standart kadın görmedim. Asssiktir oradan kısacası.

O kadını sıçarken hayal ediyorum bazen... Ve gülüyorum.

Hiç yorum yok: