12 Mart 2009

İnanır mısın okur, sen de bir çocuktun.

Geçen Nezro arkadaşımla konuşurken aklıma geldi.
Çocukken, internet erişimimiz veya PC'lerimiz (benim MAC'im var bi kerea diyecek olan; ses kıs, çay koy) yokken oyun üretiminde ne yaratıcıydık vallahi billahi!

Sus konuşma.

İki kişiyken değil de, üç kişiyken çok yaratıcıydık asıl. Mesela 3 kişiysek (aile içi bir de bu) ve ben aralarında en küçüksem hep beni ezmeye yönelik oyunlar oynanırdı. Ben Saklambaç'tan nefret ederdim. Çünkü Saklambaç yakalanmaya dair bir oyundu, bir insanın yüzüne bakıp Jenga Hahaha'sı yapmaya dayalı bir oyundu ve ben yapıcı olmak istiyordum, barış çerçevesini korumak istiyordum oyunlarda. Örneğin 8 yaşındayken bir arkadaşımla mahallede dans şov yapardık. Yonca Evcimik falan.

Ya da bir arkadaşımla daha İngilizce bilmediğimiz zamanlarda plajda yohiyohituaayn diye konuşarak "İngiliz taklidi" yapardık.

Oyun arkadaşı bulamamış bir çocuk. Baksanıza, hangi pedofil bu sevimliliğe karşı koyabilir?

Neyse saklambaç diyordum. Biz üç kişiydik, ben saklambaçtan nefret ettiğimi üstüne basa basa söylemiştim ama yine de zorla saklambaç oynatırlardı. Tam ben kazanacağım anda yeni bir kural geliştirip, kaybettirirlerdi. Çanak çömlek patladı demişlerdi bir gün, ben koşa koşa balkondaki mangala bakmaya gitmiştim. Sonra koşa koşa gelip "Bir şey olmamış ki" demiştim safça ve yarım saat bana gülmüşlerdi ve ben tabii ki ağlaya ağlaya geçirmiştim o günü de.

Sonra ailenin küçükleri oyun yaşına gelince şöyle bir oyunumuz olmuştu: Yine 3 kişiydik, ben ortancaydım ve dayım da benden 2 yaş üstünlüğüyle geminin kaptanı görevindeydi. Biz bir divanın üzerindeydik dayımla. Kuzenim de divanın dışında. Çünkü o köleydi. Köle olduğu için onu gemimize almıyorduk.

Ancak bizim emirlerimizi yerine getirdiğinde köle olarak level atlayabiliyordu ve gemiye bir adım daha yaklaşıyordu. İyice bokunu çıkarmıştık ve "Dört ayağının üzerinde dur, yürü ve mööö'le, 4. level köle olabilirsin" demiştik. Zavallı kuzenim dört ayak üstünde ağlak bir tonda "Mööö mööö" derken ve biz eşşoleşşek gibi gülerken, kuzenimin annesi, yani teyzem, yani Tütü içeri daldı ve bizi ağzıyla dövdü. Durduk tabii, ama ne komikti yahu.


6 yaşındaki kuzenimin inek taklidi yapmaya çalışmasını izlemek... Such a delight!

4 yorum:

vic vega dedi ki...

O da bisi mi, bugun gerard (mac kullaniyo) bizim kata geldi, ben (mac kullaniyorum, evde olsun iste olsun) bu yasta ingiliz taklidi yaptim, yo nov, eerm, soo şeklinde,.. "eer"in batsın babacım ya,..

vic vega dedi ki...

yeterince komik bir yorum olmadığını görüyorum,.. olmadı be,..

müdür dedi ki...

köle forever, canım arda eheheh, geçen bana geldiinde bu entiriyi görüp sinirlenmek üzülmek ve hatta gülmek arasında üçleme başseğirdiğini buyurdu, olur ööle zamanında, yaptık tabi dedim sustum...

Deniz Coşkun dedi ki...

yani, gülmek lazım tabii. hepimizin başına böyle şeyler geldi. küçükken olur.